Köylerinden ilk defa büyük bir şehre gelen oğlan ve babası şehirde gezmeye çıkmışlar. Yollarının üstündeki ışıl ışıl büyük bir alışveriş merkezine merakla girmişler.
Alışveriş merkezinin zemin katındaki iki gümüş renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. Hayatlarında daha önce hiç asansör görmemişler.
Alışveriş merkezinin zemin katındaki iki gümüş renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. Hayatlarında daha önce hiç asansör görmemişler.
“Bu ne baba?” diye sormuş oğlan.
Baba “Bilemiyorum oğul..” demiş.
Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.
Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarıya 24 yaşlarında incecik muhteşem bir güzel kız çıkmış.
“Oğlum! oğlum!” demiş adam gözlerini kızdan ayıramayarak,
“Koş.....Koş ananı getir!..
Bu hoş mail Emine Bayrak Bodur'dan geldi.
Sevgilerimle,
<:))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder